12 Eylül 2015 Cumartesi

KURTLARA SÖYLE EVE DÖNDÜM - CAROL RIFKA BRUNT | KİTAP YORUMU

Kitabın Adı: Kurtlara Söyle Eve Döndüm
Yazar: Carol Rifka Brunt
Orijinal Adı: Tell The Wolves I'm Home
Sayfa Sayısı: 527
Yayınevi: Martı Yayıncılık
Çevirmen: Bahar Çelik
Basım Yılı: 2013
Puanım: 5/5
Goodreads puanı: 4.03
Satın almak için: kitapyurdu - D&R - okuoku

Aşk insanı büyütür; önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla... Günün birinde kimselere bahsedemeyeceğiniz türde bir sevgiye kapılırsanız?En derine gömmeniz gereken ve ne kadar uğraşsanız da bir türlü peşinizi bırakmayan. Yok olup gideceğine zamanla daha da büyüyerek varlığınızı kaplayan ve sonunda ta kendiniz olup size dönüşen bir sevgiye?Her bitişin yeni başlangıçlara açılan bir kapı olduğunu hatırlatan Kurtlara Söyle Eve Döndüm, önyargıların yalnızca gerçek sevgiye boyun eğdiğinin de güzel bir kanıtı...

BİR GÜNAH GİBİ - BURCU BÜYÜKYILDIZ | KİTAP YORUMU

Kitabın Adı: Bir Günah Gibi (Aşkın Renkleri #2)
Yazar: Burcu Büyükyıldız
Sayfa Sayısı: 638
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Basım Yılı: 2015
Puanım: 4/5
Satın almak için: kitapyurdu - D&R - okuoku

AŞK İLE ÖZGÜRLÜK ARASINDA SIKIŞMIŞ BİR KADIN... GÜÇLÜ VE İSTEDİĞİNİ ALMAYA KARARLI BİR ADAM... VE TEK BİR BAKIŞLA BAŞLAYIP YÜREKLERE SIZAN TUTKU DOLU BİR AŞK...
Onlar farklı hayatların, faklı dertlerin, farklı mekanların insanlarıyken tek bir prangayla birbirlerine bağlanmışlardı. Sonsuz, yemyeşil bir rüyanın içine adım attıklarında, hayatlarında varlığını hissettikleri eksikliğin de ne olduğunu anlamışlardı.
Sarp, isteyebileceği her şeye sahip, başarılı ve kendini tek gecelik ilişkilerde bulan bir adam olsa da tüm inkârına rağmen ruhuna tek bir kadın dokunmuştu. Kâbus gibi bir hayatın içinde özgür olabilmek adına inancını korumaya çalışan Ela ise mutluluğu tutku dolu bir tutsaklığın içinde bulmuştu. 
Kalplerindeki sızı onlara sert bir kışın ardından baharı getirirken, güçlü bir adam elleriyle umut dolu bir aşk yaratacaktı. Yeşil gözlerinin ardına hüznünü saklayan kadın ise o andan itibaren kendini doğru ve yanlışın tam ortasında bulacaktı. 
Tüm yaşananlara, yapılan fedakârlıklara ve çılgınlıklara rağmen Ela, tutku dolu bir aşkın alevlerinde yanmayı kabul edecek, Sarp'a bir şans vermeyi göze alabilecek miydi? Sonunda birbirlerine esir olduklarında, önlerine çıkan engelleri aşacak gücü kalplerinde bulabilecekler miydi?

8 Eylül 2015 Salı

SEN BENİM DİĞER YARIMSIN - HOLLY BOURNE | KİTAP YORUMU

Kitabın Adı: Sen Benim Diğer Yarımsın
Yazar: Holly Bourne
Orijinal Adı: Soulmates
Sayfa Sayısı: 535
Yayınevi: Parodi Yayınları
Çevirmen: Handan Sağlanmak Arlı
Basım Yılı: 2014
Puanım: 5/5
Goodreads puanı: 3.83
Satın almak için: kitapyurdu - D&R - okuoku


Dünyada birbiri için yaratılmış kaç insan vardır? 

Ruh ikizleri; yalnızca onlar bu büyüyü taşır. Toprağa düşen yıldırım kadar nadir gelirler dünyaya. Ama bir araya gelip âşık olduklarında... İşte o zaman, toprak ikiye bölünür. Gökyüzü deryaya, derya ateşe hücum eder. Kargaşa yağar evrenin her bir köşesine, sel olur...

Zarlar atılır, yıldızlar kesişir; ardından Poppy ve Noah düşürür toprağa o ilk kıvılcımı. Fakat o şey, iki büyülü ruhun karşısında durmaktadır, sanki görünmez bir duvar gibi. Felaket, kıyamet, ölüm; engelleyebilir mi kucaklaşmasını alacakaranlıkla gecenin?


GÖZLERİNDEKİ CANAVAR - J.M. DARHOWER | KİTAP YORUMU

Kitabın Adı: Gözlerindeki Canavar
Yazar: J.M. Darhower
Orijinal Adı: Monster In His Eyes
Sayfa Sayısı: 443
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Çevirmen: Arzu Altınanıt
Basım Yılı: 2015
Puanım: 4/5
Goodreads Puanı: 4.28
Satın almak için: kitapyurduD&Rokuoku

Ignazio Vitale iyi bir adam değildi.
Onu ilk gördüğümde tehlikesi sezmiştim. Karanlık ve öldürücü… Büyüleyici ve ürkütücü… İstediğim her şey ve ihtiyacım olan son şey…
Saplantı.
Beni ağına düşürmesi, yatağa atması ve hayatına dahil etmesi çok uzun sürmedi. Onun sırları vardır, hayal bile edemeyeceğim sırlar… Gözlerindeki karanlık, ürkütücü ve heyecan vericiydi. O, yakışıklı prens maskesi altına gizlenmiş bir canavardı ve maskesini çıkardığında her şey değişmişti.
Ondan nefret etmek istiyordum. Bazen ediyordum da… Ama bu onu sevmeme engel olmuyordu.

SILBER - KERSTIN GIER | KİTAP YORUMU

Kitabın adı: Silber (Rüyalar Kitabı #1)
Yazar: Kerstin Gier
Orijinal Adı: Dream a Little Dream
Sayfa Sayısı: 397
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Çevirmen: Firuzan Gürbüz
Basım Yılı: 2015
Puanım: 3.99/5
Goodreads Puanı: 4.13
Satın almak için: kitapyurdu - D&R - okuoku

Rüyaların gizemli ülkesine, merak uyandıran bir yolculuk…

Kertenkele tokmaklı, gizemli kapılar; konuşan taş heykeller ve elinde baltasıyla, delirmiş bir bakıcı… Liv Silber'ın rüyaları son zamanlarda epey tuhaflaşmıştır ve içlerinden biri fazlasıyla kafasını kurcalamaktadır. Bu rüyada geceyarısı dört çocuğun gizemli ve karanlık bir ayin gerçekleştirdiği bir mezarlıktadır. Üstelik Liv bu dört genci normal yaşamında tanımaktadır çünkü Grayson ve üç arkadaşı gerçekten vardır.

Liv kısa süre önce bu dört gencin okuduğu okula kaydolmuştur ve aslında hepsi iyi çocuklardır. Mezarlıktaki geceden daha korkutucu olan, arkadaşlarının Liv'in rüyada söylediği ancak gerçek hayatta hiçbir şekilde sözünü etmediği şeyleri bilmesidir. Çocukların bunu nasıl öğrendiğini çözmek ise, bilmeceleri çok seven Liv'in uzak duramayacağı kadar çekici bir gizemdir…

17 Ağustos 2015 Pazartesi

GÖREMEDİĞİMİZ TÜM IŞIKLAR - ANTHONY DOERR | KİTAP YORUMU

Kitabın adı: Göremediğimiz Tüm Işıklar
Yazar: Anthony Doerr
Orijinal Adı: All the Lights We Cannot See
Sayfa Sayısı: 576
Yayınevi: Koridor Yayıncılık
Çevirmen: Handan Ünlü Haktanır
Basım Yılı: 2015
Puanım: 4/5
Goodreads Puanı: 4.28
Satın almak için: kitapyurduD&Rokuoku

Marie-Laure, bir müzede kilit ustası olan babasıyla birlikte Paris'te yaşamaktadır. Gözleri gün geçtikçe daha az görmeye başlayan Marie-Laure, altı yaşına geldiğinde kör olur. Babası ona yaşadıkları mahallenin mükemmel bir minyatürünü yapar, böylece her yeri parmaklarıyla ezberler ve artık dışarı çıktığında evinin yolunu bulabilecektir. Fakat bir sabah savaşın kara bulutları şehrin üzerine çökünce, yanlarında müzeye ait içi sırlarla dolu bir taş ile, Saint-Malo'da deniz kenarında bir evde yaşayan, yirmi yıldır dışarı adım atmamış olan amcalarının yanına gitmek zorunda kalırlar.

Almanya'da bir maden kasabasında kız kardeşi ile birlikte bir yetimhanede büyüyen Werner'in önündeki tek seçenek, on beş yaşına geldiğinde babasının öldüğü madende çalışmaktır. Işık kadar beyaz saçları ve sonsuz merak içinde yüzen zihni ile Werner özel bir çocuktur. Bir gün şans eseri eski bir radyo bulup onu çalışır hale getirince ve karşılaştığı her elektronik aleti dakikalar içinde tamir edince, bir subay tarafından keşfedilir ve sonradan bir katil ordusu olduğunu öğreneceği özel bir okula gitme fırsatı elde eder. Orada dâhi olmasının bedelini ödeyip, hayatın acı taraflarına tanıklık ederken, kendisini Marie-Laure ile kaderlerinin kesişeceği Saint-Malo'da bulur.


13 Ağustos 2015 Perşembe

KAĞITTAN KENTLER | FİLM YORUMU

SONUNDA! Film vizyondan kalkmadan önce Ankara'ya dönüp filmi izleyebildim. Öhöm. Bu benim ilk film yorumum ^-^ Şimdi öncelikle filmi kitaptan daha çok beğendim. -Ki bu benim için bir ilkti.- Kitabın hem sonu, Hem de değiştirilmiş kısımları daha çok uymuştu. Yani kitabı biraz rahatsız edici bulmuştum ben ama filmde pek öyle bir sorun yaşamadım açıkçası. 
Yani filmin yönetmeni olan  
ve senaristleri olan Scott Neustadter ve Michael H. Weber çok iyi iş çıkarmışlar bence. Buradan onları da tebrik ediyorum.







Evet şimdi film hakkında birkaç şey söyleyeyim. Film boyunca aynı kitapta olduğu gibi sinir olduğum tek nokta Margo ve davranışlarıydı. Tamam, karakteri böyle olabilir ancak yine de... Ah hadi ama! Ta oralara kadar gelmiş bir çocuk da geri çevrilmez ki ama! Ne demek ben her zaman ipucu bırakırım?!?!?!?!




Ayrıca bir de oyuncu kadrosu.. Yan karakterler (Ben, Radar, Lacey vs.) kafamdaki gibiydi anca filmin başrol oyuncusu, Margo Roth Spiegelman hiç de canlandırdığım gibi değildi. Benim dreamcast'imdeki Margo böyle bir kızdı sanırım;



(tam olarak bu da değil ancak benzeri gibi düşünebiliriz.)

 Sanırım diyorum çünkü kitabı bir miktar unutmuşum ben '-' Belki de yapılan değişiklikler o yüzden o kadar rahatsız edici gelmedi...
Film boyunca en çok güldüğüm sahneler Ben, Radar, Quentin üçlüsü arasında geçen sahnelerdi kesinlikle. Hele o arabadaki sahneler... Ve ayrıca şu malum kişinin birden bire gelip  'DO YOU LIKE DRAGONS?' demesi de benim gibi hiçbir şeyden haberi olmayanlar için çok.. ilginç bir sahne oldu bence. Gerçekten daha iyisi yapılabilir miydi emin değilim.

 Sanırım biraz da konusundan bahsetmem gerekiyor, Hemen geçiyorum, Margo adındaki gizemi çok seven kızımız küçükken Quentin'in oturduğu evin karşısındaki eve taşınıyor. Tabi bu iki minik hemen çok iyi arkadaş oluyorlar ve Margo gizemli dünyasının içine Quentin'i de çekiveriyor. Margo ve Quentin ilk gizem çözme işlerini, parkta buldukları ölü bir adamı araştırarak gerçekleştiriyorlar. Yaşları ilerledikçe birbirinden ayrı düşen ikilimizin yolları lise son sınıfta yeniden kesişiyor. Gecenin bir vakti eski günlerdeki gibi Quentin'in camını tıklatan Margo Quentin'i yeniden kendi dünyasının içine çekiyor. Margo'nun hazırladığı listedeki tüm maddeleri gerçekleştirdikleri gecenin ertesi günü Margo okula gelmiyor. Sonraki gün ve ondan sonraki gün de. Bu şekilde 1 hafta boyunca okula gelmeyen Margo için en yakın arkadaşı Lacey ve tabii Quentin endişelenmeye başlıyorlar. Böylece Margo'nun bıraktığı ipuçlarını toplama işi Quentin'e kalıyor. Tüm ipuçlarını toplamaya, bunlardan bir anlam çıkarmaya çalışan Quentin'in işi zor açıkçası.
Filmde de, tüm bunların ve benim spoiler vermemek için buraya yazamadığım devamının harmanlanmış halini izliyoruz.
Son olarak filme gitmeyen varsa ve film hala vizyondaysa, gidin izleyin diyoruum ve yorumumu böylece bitiriyorum.Sonraki yazılarımda görüşmek üzeree! Kendinize iyi bakın!
DİPNOT: Filmin soundtrack albümü için sizleri buradan alalım..